Workup’ın lider mentoru Ömer Erkmen ile girişimlerin yaşadığı sorunlarla ve çözemediği problemlerle ilgili özel röportaj serisine başlıyoruz.
Bu haftaki konumuz, girişimlerin takıma insan kaynağı sağlarken o personele hisse mi yoksa maaş mı vermeli? sorusunun yanıtı oldu. Bildiğiniz gibi başlangıç aşamasındaki girişimlerin maddi kaynaklarının sınırlı olması, ilerleyen süreçlerde gelir etme durumunun söz konusu olması, ilk aşamada giriş engeli olarak kalıyor. Ömer Erkmen ise, bu süreci tamamen “ikna etmek” ile bağdaştırarak bize anlattı.
Yeni nesil girişimler az parayla ya da parasız kuruluyor. Sonrasında takım oluşturuluyor ve takım üyeleri de maaş verilemediği için biraz ortada kalıyor. Aslında bu bir sorun.Diyelim ki; bir iş fikriniz var ve yazılımcıya ihtiyaç duyuyorsunuz. Kurucu olan kişi arkadaşına veya tanıdığına giderek beraber bu fikri hayata geçirip geçiremeyeceğini soruyor. Karşısındaki kabul ederek nasıl yapacağını soruyor ve örnek vermek gerekirse 5 bin lira maaş istiyor. Kurucu ise parasının olmadığını ancak projenin %10 hissesini ve aylık 1000 lira maaş verebileceğini söylüyor. Bir şekilde anlaşarak başlıyorlar. Böyle durumlar çok yaşanıyor ancak başlasa da bu tür ilişkiler genellikle devam ettirilemiyor. Çünkü ilerleyen süreçte maaşı kabul eden kişi için maaş az geliyor, ya da zamanla hisse oranının az olduğunu düşünüyor.
Girişimcinin yolculuğu bence şöyle geçiyor. Yapmak istediği işle ilgili önce kendini ikna etmesi gerekiyor. Kendisini ikna ettikten sonra da ailesini ikna etmesi gerekiyor. Biliyorsunuz ki, aile, startup kurma aşamasında girişimcinin bu noktadaki en büyük giriş engeli olarak duruyor. Ailenin, mezun olduktan sonra maaşlı işe gir baskısı ve girişimci projesini hayata geçirdikten sonra da belli aralıklarla yapılan baskılar, bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu hem ilk kurucu için hem de sonradan takıma alınmaya çalışılan kişinin ailesi için de geçerli bir durumdur. Aile de bir noktada ikna edildikten sonra asıl olarak takım arkadaşını ikna etmen gerekiyor. O zaman bu ikna sürecinde hisse mi maaş mı ya da ikisinin kombinasyonu mu konusu gündeme geliyor. Senin projene olan ikna gücün ve inancın ne kadar yüksekse, kurucu ortak olarak aldığın takım arkadaşını, sadece hisseye bile ikna edebiliyorsun. Tabi bu sürecin de başarılı geçmiş olması gerekiyor.Bu durumların örneklerini çok gördüm, başarısız örneklerini de çok gördüm. Başlayıp uzayan, bir türlü sonuca varılamayan durumlar da oluyor. İlerleyen süreçte, desteğini veren Aile de bir süre sonra desteğini çekebiliyor.
Sorunun büyük kısmı genellikle girişimcide oluyor. İyi gitmeyen projelerde, ısrarcı olan girişimciler, sonu görünmeyen bir sürece giriyor ve başarısızlıklarında ısrar ediyor. Israrcılık iyi değil. Hızlı başarısız olursan iyi. En azından uyguladığın bu modelde öğrendiklerini hemen yeni modelin için kullanabilirsin. Eğer tutmayacak bir durum varsa, çabuk başarısız olacaksın ki zaman/para kaybetme. Hem zaman hem de daha fazla para kaybetmeden diğer modele geçip deneyeceksin.
Projenle ilgili ilk etapta hızlıca bir mockup veya basit bir web sitesi yapıp kullanıcılara göstereceksin. Bu aşama ise kullanıcı ve müşteri iknasını getiriyor. Ürünün müşterinin/kullanıcının sorununu çözüyor mu veya talep görüyor mu gibi sorulara hızlı cevap bulmalısın. Talep ve rakamlar iyi gidiyorsa sorun yok, devam et. Sorunu çözdüğünü sandığın projen bu noktada başarısızsa hemen modelini çok ısrarcı olmadan değiştirmelisin.Diyelim ki, hepsi güzel gitti ancak para kazanamıyorsun, gelir modeline çevirmen için yatırıma ihtiyacın var. O zaman son olarak da yatırımcıyı ikna etmelisin. Unutmayın ki, girişimcilik bir ikna zinciridir.Ömer Erkmen ile yeni röportajlarımız devam edecek.